Bu Kanadalı Maceraperest Adam 265 Gün Boyunca Tek Başına Denize Açılarak Dünyayı Dolaştı

Britanya Kolumbiya’sı yerlisi Bert ter Hart yalnızca göksel navigasyon yardımıyla denize açılarak dünyanın etrafını dolaşan dünyanın sekizinci (Kuzey Amerika’nın ilk) insanı oldu.

Denizde geçirdiği 265 günde GPS ya da elektronik yardım olmadan yalnızca eski model bir sekstant, kayıt tabloları, kalem ve kağıtla hayatta kalabilmeyi başardı.


Ter Hart bu yolculuğa 13 metrelik Seaburban isimli teknesiyle geçen sene Ekim’de çıktı. 


Kendisi, “Her zaman eski zamandaki kaşiflere bir hayranlığım olmuştur. Kaşiflerin ve eski zamanlardaki denizcilerin deneyimledikleri şeyi deneyimleyebilmenin en etkili yollarından bir tanesi bir sekstant kullanmak. 


Şimdiki tekneler farklı, yelkenlerin kumaşları farklı ve tahmin edebileceğiniz üzere giysiler de oldukça farklı. 


Nerede olduğunuzu bulma yönteminiz dışında herşey çok farklı çünkü bunu onlar da aynen bu şekilde yapmışlar,” diyor.


“Ve onlarla aynı endişelere sahip oluyorsunuz: Acaba düşündüğüm yerde miyim? Karanın olması gereken yerde kara görebilecek miyim? Bütün bu sürecin o kısmını aşağı yukarı aynı şekilde yaşayabiliyorsunuz çünkü 1700’lerden beri çok değişmeyen bir teknolojiyi kullanıyorsunuz.” 62 yaşındaki adam denizlerde büyümüş (babası bir topografmış ve onun çok erken bir yaştan itibaren denizle ilgilenmesine yardımcı olmuş) ve okyanus bilimi hakkında bir derecesi bile var.


Bu tekneyle daha önce Bering Denizi’ne ve Alaska Körfezi’ne de açılmış.


Denizden uydu telefonuyla yapılan bir röportaj sırasında, “Şu an yapmakta olduğum şey, dünyanın etrafında durmadan tekneyle tur atmak, yapması çok zor olan bir şey. Kişisel bir açıdan öyle sanıyorum ki dünyaya izimi bırakmak için yapması çok zor olan birşeyi yapmayı seçtim. Ama daha derin konuşmam gerekirse insanların okyanus bilimleri konusunda kariyer seçeneklerini araştırmaları konusunda onlara ilham kaynağı olmak istedim...bu bizim bir canlı türü olarak karşılaştığımız problemleri çözebilmemiz açısından yardımcı olacaktır,” diye ekledi.


Ter Hart nerede olduğunu hiç bilmeden yoğun sisle karşı karşıya kalmış ve “akıl almaz” denizcilik koşullarına yol açan, değişken hava durumuyla uğraşmış. “Her zaman kendime gardımı düşüremeyeceğimi hatırlattım. Evden çok uzaktayım. Her zaman önümde engeller var bunlar her zaman da değişiyorlar. Bu sayede limana vardığımda evde ve güvende hissedeceğim.”


Ter Hart sosyal mesafe konusunda şampiyon ilan edilmiş. Birçok insan kendisine bu derece izole halde yaşamanın nasıl birşey olduğunu sormuş. O ise yalnız olmakla yalnız hissetmek arasında bir fark olduğunu söylüyor. Bir blog gönderisinde, “Yalnız ve huzurlu, pırıltılarla bezeli, buradayken dünyanın nabzını hissedebilirsiniz. Sizinle dünyanın kalp atışının arasında neredeyse hiçbir şey yok,” diye yazıyor.


Birçok şeyin -bazı ilişkiler, dünyanın gürültüsü, günlük rutinler- göründükleri kadar da önemli olmadıklarını ve bunlardan bir yılanın deri değiştirmesi gibi kurtulunabileceğini öğrenmiş. “Geriye kalanlar ise sizin için gerçekten birşey ifade eden şeyler, gerçekten tutkulu olduğunuz şeyler, ciddi şekilde umursadığınız insanlar ve sizin için en önemli olan ilişkiler.”


İşte ailesi gibi geriye kalan bu insanlar onun şu anda yeniden buluşmak için çok heyecanlı olduğu insanlar ve babası da bu listeye dahil. Diyor ki, “Onun elini sıkmak ve gözlerinin içine bakarak ‘Başardım,’ demek istiyorum. Gerçekten umrumda olan insanları görebilecek olmak heyecanlandırıcı olmanın da ötesinde ve bu mezara kadar götüreceğim, hayatımdaki büyün bir an olacak.”


18 Temmuz 2020’de açık denizde geçen neredeyse dokuz aydan sonra Kanada’ya geri döndü. 


Sınır polisiyle iletişime geçen kızkardeşinin de biraz yardımıyla ülkeye giriş yapmayı ve karantina gereksinimlerinden muaf tutulmayı başardı. Sevenleri onu karşıladı.




Ter Hart, “Bu gerçekten de inanılmaz. Bu yolculuğu tamamlamam 265 günümü aldı ama bu süre göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Sanki dün buradan ayrılmışım gibi hissediyorum. Tuttuğum küre ya da okyanus tablolarındaki kayıtlara bakıyorum ve kendi kendine ‘Bunu yapmış olamam’ diyorum. Bu tuhaf, geçici, sanki dün ayrılmışım gibi hissettiren ruh halinde olduğumdan ötürü de başarı hissi ortada yok,” diyor.